2010-08-12

SANAL İNSAN

Bizanslı bir sanal insan yani fizyolojik ve biyolojik olarak insan olmasına rağmen hakikatte ne olduğu meçhul bir mahluk, asırlarca önce zamanın bir düşünürüne, çağımızda sıkça kullanılan ancak anlaşıldığına göre o zamanlar da bazılarınca bilinen 'sanal' kavramı ile laf atmaya çalışmış ve "Sen sanal alemde devam et." gibi birşeyler saçmalamış.

Sanal İnsan'ın 'Sanal Alem' derken neyi ifade etmeye çalıştığını bilemiyoruz. Zaten normal insanlar, uzmanlar tarafından analiz edilebilirler ama ne yapacağını, ne yaptığını hatta ne olduğunu kendisi bile bilmeyen ucube ve acuze tipler, tamamen rastgele hareket ettikleri yani akıl, zeka ve irade gibi mefhumlardan zerre kabilince dahi nasiplenmemiş oldukları için onların davranışlarını ve hareketlerini kestirmek çok zordur hatta imkansızdır. Dolayısı ile biz konu hakkında sadece beyin cimnastiği olması amacı ile ihtimallerden birisini geçerli kabul ederek sadece felsefe amaçlı birşeyler yazabiliyoruz.

Söz konusu Sanal İnsan, günümüzdeki bilgisayar sohbetleri gibi birşeyi o dönemde kastediyorsa, o tür bir olay gerçekte sanal değildir. Mesela yüzyüze konuştuğunuz birisi ile bilgisayar ortamında yazışırsanız, sanal sohbet yapmış olmazsınız, gerçek sohbet yapmış olursunuz veya satın alarak elinizde tuttuğunuz bir gazetenin internet versiyonunu bilgisayarda okursanız, gerçekte aynı şeyi yapmış olursunuz. Değişen tek şey ortamdır ve o ortama sanal ortam denilebilir, gerisi tamamen aynıdır ama geriler aynı olduğunu anlayamazlar...

Netice olarak, kendisine haksızca saldırılmış olan kişinin yaptığı şeyin gerçek olduğunu anlıyoruz. Çoğu durumda sanal olan sadece ortamdır. Kişiler ve eylemler ancak istisnai hallerde sanal olabilirler. Onları da iki madde ile anlatarak konuyu neticelendirelim:

1. Sanal Kişiler: Görüntüde gerçek olan sahte insanlar, fizyolojik ve biyolojik olarak insan olmasına rağmen hakikatte ne olduğu meçhul mahluklar.
Örnek: Bin sene kadar önce Bizans'ta yaşadığı düşünülen Bizanslı Camlarda Gezen Oğlan...

2. Sanal Eylemler: Psikolojik olarak dengesiz olanların gerçek eylem yaptığını zannederek yaptıkları hayali eylemler.
Örnek: Bin sene kadar önce Bizans'ta yaşadığı düşünülen Bizanslı Camlarda Camlarda Gezen Oğlan'ın gerçek hayatta asırlarca önce santimetresi ile yaptığı iğrenç ve tiksinç eylemleri bilgisayarda herhangi birisi ile hayali olarak yapmaya çalışan bir psikopatın eylemleri...

SATILIK İNSAN

Bazıları, bir insanın yapabileceği en iğrenç ve en tiksinç işlerden birisini yaparak vücutlarını satabilirler (veya kiralayabilirler). Bir insanın vücudunu satması çok acıklıdır, bir trajedidir ve fahişelik olarak tarif edilir.

'En iğrenç ve en tiksinç işlerden birisi' olarak tarif ettiğimize göre fahişelikten daha kötü işler de mi var? Malesef var...

İnsanın vücudundan şahsiyet, haysiyet, şeref ve gurur gibi daha değerli şeyleri de vardır ki insan menfaatleri için o tür varlıklarını kiralarsa veya satarsa, fahişelikten de kötü birşey yapmış olur, ruhunu satmış olur, kendisini satmış olur yani satılık insan olur.

Satılık insanları para için, makam için, mevki için, ünvan için veya başka menfaatler için mesleklerini icra ederlerken gören düzgün bir insanın onlara mümkün mertebe bakmaması gerekir ki midesi bulanmasın çünkü öylelerini gerçek bir insanın ne midesi kaldırır ne kanı kaldırır ne de ruhu kaldırır...

ŞEYTAN UŞAKLARI

Şeytan uşaklarına çok dikkat etmek gerekir. Normalde insana zarar veremezler ama hep sinsi sinsi etrafta gezerler ve açık beklerler. Bir açık verildiğinde ise hemen yılan gibi sinsice sokulurlar. Genellikle saldırı niyetlerini saklayarak sokulurlar ki savunmaya geçilemeden bütün köşeleri ele geçirsinler...

Şeytan uşaklarının en belirgin özelliği sıfatlarından da anlaşılacağı gibi şeytana uşaklık etmektir.

Şeytan uşaklarının başka bir belirgin özelliği de vefasızlıktır. Mesela sizi çok sevdiklerini söylerler ama bir şeytan tarafından öldürülürseniz, sizi hemen unuturlar ve katilinizle gezmeye başlarlar hatta katilinizle cenazenize bile katılabilirler.

Şeytan uşaklarının bir diğer özelliği de riyakarlıktır. Mesela siz yaşarken hayatı size zehir ederler; yediğiniz yemekten, içtiğiniz sudan, soluduğunuz havadan bile birşey anlamamanızı sağlayacak kadar zulüm yaparlar size ama bir gün ölürseniz, sızlananların en önünde yer alabilirler.

Şeytan uşaklarının bir özelliği de hayırsızlıktır. Mesela kazandıkları birçok şeyi sizin vesile olmanızla kazanmışlardır ama sizin başınıza bir dert gelince, size destek olacaklarına sizin imkanlarınızla bile sefa sürmeyi tercih edebilirler.

Melun şeytanın melun uşakları hiç bilmezler ki kıyamet kopup da adaletin tam olarak tecelli edeceği o zaman geldiğinde yaptıkları her türlü melanet onlardan ne kadar da feci şekilde çıkacaktır...

Emaneten taşıdıkları imkanları şeytanlara peşkeş çeken şeytan uşakları, akıbetlerine öyle bir yaklaşıyorlar ki netice şimdiden belli oluyor. Her gün daha fazla sosyopat ve psikopat oluyorlar, her gün daha fazla kararıyorlar ve daha az gülüyorlar, her gün (içinde besledikleri şeytanlar da olan) yüzlerine gülüp arkalarından söven (bir bölümü şahsiyetsiz olan) bazı insanlara daha fazla rezil oluyorlar ki bunlar da onların nisbeten iyi zamanlarıdır çünkü yaptıklarının cezalarını ve belalarını bularak perişan olacakları o vakit yani kıyametleri yavaş yavaş ve sindire sindire gelmektedir...