2010-10-18

DİKKAT AYI

Bizans'ta İmparator, önem verdiği kişilere "Abrahamus'a dikkat edin." dermiş. Çağımızda bazı yerlerde 'DİKKAT KÖPEK VAR!' uyarısının çok benzeri 'DİKKAT AYI VAR!' diye yapılırmış. Niye mi?

Ayılığın kitabını hatta ansiklopedisini ve tarihini (okuma - yazma bilmediği için yazısız şekilde yani fiili olarak) yazan Abrahamus, zaman zaman çok tehlikeli olabiliyormuş. Özellikle yemek saatlerinde...

Açlık bastırıp da yiyecek birşeyler bulamadığı zamanlarda insanları yemeğe çalışıyormuş. Genellikle de başarılı oluyormuş. Birkaç kere de İmparator'un yakınlarını (yalakalar, yalamalar, yaltakçılar, yalaklar, yağcılar, yağdanlar, yağdanlıklar, vs.) yemiş.

İnsanlardan günler boyunca haber alınamıyormuş. Ta ki Abrahamus'un balık avlanmak için sık sık gittiği Haliç civarında kurbanların elbiselerinden parçalar bulunana kadar...

Bu durumun gelenekleşir gibi olmasıyla birlikte, kendisini tedbir almak zorunda hisseden İmparator, bir gün bir uyarı fermanı yazdırmış ve demiş ki "Abrahamus'a dikkat edin."

Zamanla İmparator'un bu tatsızlık verici durumu avantaj haline getirmeye karar verdiği ve elbiseler hariç kurbanını tamamen yiyebilecek kadar ayı olan Abrahamus'u faili meçhuller için kullanmaya başladığı söylenilir. Hatta faili meçhul kavramının tarihte ilk olarak bu şekilde ortaya çıktığı bile iddia edilir.

Durumdan sadece İmparator mu yararlanmış? Tabii ki hayır. Zamanın annelerinin de yemek yemeyen, uyumayan veya yaramazlık yapan çocuklarını "Seni Abrahamus'a veririm." diye korkuttukları ve böylelikle her istediklerini yaptırdıkları da çeşitli kaynaklarca rivayet edilmiştir.

ASLAN AYI

Doğu Roma İmparatorluğu ile Batı Roma İmparatorluğu, aynı kaynaktan çıkmalarına ve çeşitli benzerlikler göstermelerine rağmen birçok konuda da rekabet halindelermiş.

Mesela birisi Katolik, birisi Ortodoks olabiliyormuş. Benzer konularda farklı tercihleri oluyormuş.

Batı Roma İmparatorluğu'ndaki hala büyük oranda ayakta duran Kolezyum'da türlü türlü vahşetler olurmuş. Bunlardan bir tanesi de aslanların önüne insanları atmak ve imkansız şartlardaki hayat mücadelesini seyretmekmiş.

Doğu Roma İmparatorluğu da bunu öğrenince hemen bir alternatif geliştirmiş. Kolezyum benzeri bir yer yapmışlar (Malesef o yapı günümüzde mevcut değildir.) ve Kolezyum'daki birçok mücadeleyi orada yaptırmaya başlamışlar.

Ama bir problem varmış: Doğu Roma İmparatorluğu yani Bizans hem maddi açıdan hem de ticaret yolları bakımından rakibi kadar etkili değilmiş ve aslan getiremiyormuş. Aslan da gösterilerin en önemlilerindenmiş.

Bu durum birkaç ay devam etmiş. İmparator devamlı bir çözüm bulamamanın stresi altında etrafındakileri canından bezdiriyormuş. Günlerden bir gün İmparator'un zeki bir danışmanının kafasında ampul yanmış.

Koşa koşa İmparator'un huzuruna gelen danışman, "Ulu Hükümdarım, çözümü buldum, hatta daha iyisi buldum." demiş. İmparator ümitle "Nedir o?" diye sormuş.

"Bizim Abrahamus var ya Yüce İmparatorum, biz de onu kullanalım, problemi halledelim." deyince fikrin ne kadar iyi olduğunu hemen anlayan İmparator, danışmanı 100 altın, 100 cariye ve 100 ayı ile ödüllendirdikten sonra hemen bir ferman yazdırarak Abrahamus'un asli görevini ilan etmiş: Bizans Kolezyumu'nun Baş Ayısı olmak...

Oyunlardaki insanlar yani kurbanlar hariç herkes yeni uygulamadan çok memnun olmuş. En çok da Abrahamus memnun olmuş çünkü hem ayılığı İmparatorluk tarafından da tasdiklenmiş, hem ünlü olmuş hem de avlanma derdinden kurtulmuş...

Zamanla Batı Roma İmparatorluğu'ndaki Papalık kurumunun olayın etkisinde kaldığı ve ayının yapabileceklerinden yani güçten esinlenerek ayıyı amblem olarak kullanmaya başladığı söylenmektedir.

Teoriyi ispatlayabilecek bazı önemli ipuçları:

ALTIN AYI

KAK (Küresel Ayı Konseyi)'ın düzenlediği 1010 senesinin Altın Ayı Ödülü, ayılık konusundaki efsanevi performansı neticesinde Bizans'ın malum camiasından Abrahamus'a verildi. KAK yetkilisi yaptığı açıklamada, seçimin çok doğal olduğunu, oybirliği ile gerçekleştiğini ve aksini düşünmenin dahi zaten mümkün olmadığını söyledi.

Ödülü her zaman olduğu gibi artık bir klasik olan geleneksel tarzı ile yani tam bir ayı havası ve edası ile alan Abrahamus ise "Altın Ayı'nın yegane sahibi benim lan. Bu ödülü aralıksız olarak 25. sefer alıyorum. Artık ödülün üzerine logo olarak kendi resmimi kazıtmayı ve gelecek ayıların önünü açmak için yarışmalardan çekilmeyi bile planlıyorum. Haddinizi bilin lan insanlar." diyerek görüşlerini açıkladı. Ardından, hem sevinç hem de açlık etkisi ile kendisine hakim olamayarak muhabirimizin üzerine saldıran Abrahamus, araya giren onlarca Bizanslı'nın yoğun çabaları neticesinde durdurulabildi.

Kendisine ikram edilen koyunu yerken tören alanındaki hayranlarının 'Mega Ayı - Abrahamus', 'Ultra Ayı Abrahamus', 'Ayılık Seninle Gurur Duyuyor' gibi pankartlar taşıyarak kendisine destek verdiklerini fark eden Abrahamus iyice ayılaşarak tekrar kürsüye geldi. Açıklamalara devam eden Abrahamus, "Ulan, Altın Ayı benim için bir ödül değil. Altın Ayı zaten benim. Ben Altın Ayı'nın yaşayan versiyonuyum. Ben ayılık kavramının gurur kaynağıyım. Niye mi? Çünkü herşeyden önce ben bir ayıyım ulan. Ayrıca ben altın gibiyim. Çöpen düşen altının değeri değişir mi? Değişmez. Ben de dağda da, ormanda da, şehirde de aynıyım; değişmem. Her yerde ayıyım. Yani altın gibi bir ayıyım." dedikten sonra yediği yemeği unutmuş olacak ki yeniden kendisini kaybederek etrafa saldırmaya başlayınca ödül töreni bitmiş oldu.

Benzer sahnelerin her sene yaşanmasından dolayı daima törenlerin son sırasında yer alan Altın Ayı Ödülü, otoriteler tarafından neticesi her zaman belli olan ve en heyecansız ancak en ilgi çekici ödül olarak değerlendiriliyor.